AŞK İSE

Tarık ÜREN


Kendimi sakinleştirdim ve başımı kaldırdım, o'na doğru baktım. Yüzü sakin ve odaklanmıştı, bakışları sıkıca bastırılmış dudaklarıma yerleşene kadar beni izledi. 
Dudakları sanki kötü niyetli bir şekilde sırıtmak istiyormuş gibi biraz uzadı,
ama kendini kısıtladı. 
Mavi gözlerim huzurluluğumu ele vermiş gözüküyordu.
Dudak uçlarıyla gülümsedi ve beni izlemeye devam etti. 
Elmacık kemiklerinin ve çatık kaşlarının üzerinden bir el geçirmenin...
Ah...
Düşüncelerimi dizginleyemedim o'na karşı, cazibem çok fazla...
Bir anda o güzel uykudan uyandırılmış gibi sendeledim. 
Akan bu zamanda
Ayakta olduğumun farkında olmayıp önümdeki bulutlara dalıp o'nu düşünürken, düşmeyi hiç hesaplamamıştım...

Elleriyle bir bebeği sarar gibi sardı kollarımı, 
"Ben" dedi önce utanarak, "ben, üzgünüm ama gitmemiz gerek" 
Yolda olduğumuz, iyi ve kötünün bizim elimizden geçeceğini unutmuştum, aptallık bendeydi..
Başımla onayladıktan sonra sessizce yürüdük, ben o'na karşı mest olurken o yolda olmayı bu kadar da önemsemezdi, diye düşündüm içimden...
Belki de yanılıyordum, "yolda olmak her şeyden daha önemlidir" diye ekliyorum.
O'nun yaptığı davranışlardan esinlenerek kendi yoluma bakmak istedim ama sanırım kendime ait bir rotam yoktu, kendime yeterince vakit ayıramamıştım.

-"Rotasını kaybetmiş duygularım olmadığı sürece hep sendeyim"
Bu deyişi garip gelse de, yine de "sendeyim" demesine bir ömür biçerdim. 
Duyduğum aşk ise ben yanıyorum, duygularıma karşılık konusunu konuşmadım hiç, okuduğum kitaplarda "karşınızdakine sorup âşık olun" demediği için kendi bildiğimi okuyorum hep. 
"Hislerin varsa fazlasına âşık ol" 
Yürümek iyi gelmişti, varmak istediğimiz yere hâlâ gelemesek bile onunla yürümek harika bir duyguydu.
Ayaklarım yerde değildi ve parmağımı prize sokmuş gibi elektriklenmem haricinde mutluydum, yani bu hissettiğim aşk ise ben çoktan yanmıştım. 





Yorumlar