Değerlisin

Tarık ÜREN

DEĞERLİSİN
      Pek tabii birisi size gelip yüzünüz ve/veya bedeninizin ne kadar güzel olduğunu ifade ederse memnun olur, bunu da belli edersiniz. Peki, sizin doğuştan sahip olduğunuz bu özellikler size mi yoksa bunlara sahip olmanızı sağlayan kaderinize mi bir iltifat hükmündedir? Aslında bunlara sahip olmak için herhangi bir çaba sarf edilmediğinizden bunların takdire şayan olmadığını söylemek midir doğru olan?  Bu sorunun cevabı, özellikle letafete hasret kaldığımız bu günlerde, net bir hayırdır. Yalnız dikkat etmemiz gereken nokta, bu tür iltifatların insanın kendi çabasıyla elde ettiklerinin gölgesinde kalmasına izin vermemektir.  
Bu sorulmaya değer soruları elbette herhangi bir güzellik sorunu ile kısıtlamak doğru kanıya varmamıza bir engel teşkil edeceğinden, bilhassa bu günlerde adeta kanayan yaramız olan cinsiyet konusu da değinilmeye değerdir: “Erkekten feminist olur mu?” veya “Neden kadınları alakadar eden bu konu bir erkeği de etsin ki?” de aslında aynı noktaya parmak basmaktadır bir şekilde. Cevap ziyadesiyle basittir aslında: “ÇÜNKÜ MÜDAHALE GÜCÜNÜN OLMADIĞI BİR KONUDA AYRIMCILIĞA UĞRAMAK ÇAĞ DIŞI VE İNSANLIĞA AYKIRI BİR TAVIR.” Hiçbirimiz hangi cinsiyet kimliğiyle, dış görünüşle, bir ırka mensup doğacağımızı seçmedik ve hepimiz olduğumuz hâlimizle en iyiyiz. Toplumsal ahlak ve güzellik yargıları yok, bireysel ahlak ve güzellik yargıları vardır ve toplumsal olması gereken tek şey herkese ve her şeye hak ettiği değerin verildiği bir adalet anlayışıdır. Bütün bu ilkelere istinaden varılacak kanı da bizim değerimizi asıl ortaya koyanın şu anda yapmakta olduğumuz ve gelecekte de yapmış olacaklarımız olduğudur.
Derinlerine indiğimizde de bu sorunların asıl sebebinin genelleme yapmanın adeta imkânsız olduğu insanlığın nispet yaparmışçasına yıllardır uğradığı toplumsal beğeni safsatası olduğu, gün gibi açıktır. “X şehrinin insanı zaten böyledir!”, “Onunla o giyilmez.” veya açık ara en kötülerinden “Bu semt bunu kaldırmaz.” bariz örneklerindendir. Ancak bu sorunun en olumsuz özelliklerinden biri de parmak gösterebileceğimiz ve düzeltmeye çalışacağımız herhangi belli bir kişinin noksanlığıdır. Zira bu hepimizin az veya çok yaptığı ve aşağı çektiğimiz takdirde kolayca dünyayı yaşanılması daha güzel bir yere dönüştürebileceğimiz bir söylemler bütünüdür. 
Kısacası kadın, erkek, siyahi, beyaz veya başka bir şekilde değerlendiriliyor olalım; bize fikrimizin sorulmadığı ve müdahil olamadığımız bu sıfatlar değildir bizim değerimizi ortaya koyan. Bizi değerli kılan, birlikte yaşadıklarımıza ve bizden sonra geleceklere yaptığımız katkılar, bu hayattan dünyaya ne kadar faydalı olarak ayrıldığımız ve özellikle ayrıştırıcılığa ne kadar karşı; birleştiriciliğe de ne kadar yakın olduğumuzdur. Ulu önderimizin de 
“Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve onların yerini, milletler arasında hiçbir renk, din ve ırk ayrıcalığı gözetmeyen yeni bir uyum ve işbirliği çağı alacaktır.” sözlerinde bahsettiği günlerin yakın olması dileğiyle…

Mehmet Alp Dilli

Yorumlar

Yorum Gönder