Hislerin Çöküşü


"Ne kadar çok aşka intizâr eden,
Kimi çok seviliyor, kimi yoksun sevgiden..."

Hemen hemen hepiniz bu şarkıyı bilirsiniz. Ferdi Tayfur'un "Ben de Özledim" adlı şarkısıdır. Sadece şu ikiliğiyle bile platonik âşıkların millî marşı gibidir.

Öncelikle, "İntizâr" ne demek, bir ona bakalım. Sözlükteki anlamıyla intizâr, "Birinin gelmesini, bir şeyin olmasını beklemek, gözlemek." demektir. Peki neden bu kadar çoktur aşka intizâr eden?

Duygularımızın gün geçtikçe biraz daha öldüğü 21. yüzyıl dünyasında herkes Ferdi Tayfur'un da dediği gibi aşkı beklemektedir. Peki neden gelmez? Bu yüzyılda samimiyetle yürüyen neredeyse hiçbir ilişki yoktur da ondan. Her şey paraya, akla, mantığa göre yürür. Şimdi dizilerde kadınlara bol bol verilen bir mesaj dikkatinizi çekmiştir belki. "Zengin koca bul da koca parası ye." Aşkın hiçbir önemi yoktur, önemli olan paradır. Tabii ki insanlar bir yerde paraya muhtaçtır fakat hayatını paraya göre şekillendirmekten de kötü bir şey yoktur. Ne yazık ki bu zamanda insanlar, bencil ve egoistler. Kendinden başka kimseye değer vermeyen insanlarla dolu bir dünyada aşkı beklemek bir işe yaramaz.

Peki hiç mi duygularına önem veren insan kalmadı bu dünyada? Elbette ki var. Lâkin insanlar duygularıyla hareket edenlerle dalga geçmeyi pek severler. Duygularla hareket etmek ayıpmış gibi davranırlar. Onlara göre duygusal insan, zayıf insandır.

Siz birine âşık olursunuz fakat o noktadan itibaren her şey zorlaşmaya başlar. İtiraf ettiğinizde ise yüzde seksen gibi büyük bir ihtimalle karşınızdaki kişi ya sizi beğenmeyecek ya da sizinle konuşmaya tenezzül bile etmeyecektir. Çok çirkin olduğunuz için mi size evet demedi? Çok zengin olmadığınız için mi? "Tipi" mi değilsiniz?

O andan itibaren dünyanız başınıza yıkılacak. Dünyanızın başınıza kimin için yıkıldığını bir düşünün. Ya çirkin olduğunuz ya zengin olmadığınız ya da tipi olmadığınız için duygularınızı hiçe sayan biri yüzünden...

Sevdiniz, canınız yandı. Hem de çok. Bir daha sevmemeye yemin mi etmeli? Asla. Sevgi dünyanın en güzel hissi değil midir? Karşılık bulmasa da...

Demek istediğim, kendinizi bu yüzyıla ait gibi hissetmemeniz, içinizdeki duyguları öldürmemeniz, kendinize yapabileceğiniz en güzel iyiliktir. Siz yine de sevin, karşılık alamasanız da sevin.

Ne diyordum? İnsanlar bu yüzyılda aşkı bekler ama bulamaz. Çünkü manevî duygular çöküşe geçmiş vaziyettedir. Sosyal medya bu çöküşün bir numaralı destekçisidir. Sevgi, "flört" kadar basit bir şey değildir. "Manita" dedikleri kavram ise tamamen saçmalıktan ibarettir. Gerçekten seven insanın manitası olmaz. Yâri olur, sevdiği olur.

Kadınlar erkekleri yürüyen para, erkekler kadınları yürüyen cinsel obje gözüyle gördüğü müddetçe aşk git gide yok olacaktır. O yüzden siz, siz olun, bu dünyadaki en temiz duyguların yok olmaması için bir şey yapın. Birisini seviyorsanız, yürekten sevin. Sosyal medyada ya da herhangi başka bir yerde tanımadığınız kızlara ya da erkeklere, sırf zengin, güzel ya da yakışıklı olduğu için, "ya tutarsa" mantığıyla yaklaşmayın. Bu en başta kendinize yapabileceğiniz en büyük kötülüktür. Kişilik güzellikten önce gelir, gelmelidir. Duygular paranın önüne geçmelidir.

Adına şarkılar, türküler, şiirler yazılan aşk gibi büyük bir manevî değerin yok olmasına göz yumarsak, gerçekten seven insanlar aşka intizâr etmeye devam edecekler fakat belki de onu hiçbir zaman bulamayacaklardır. Çünkü aşk yok olmuş olacaktır.

Yorumlar

Yorum Gönder