Yaz Günü Üşümek

T. Üren

       Bazıları yazın gelmesini bekleyerek tüketir ömrünü. Sonra da kendi yazlarının bekledikleri yazla denk düşmediğini fark ederler. Hayalini kurdukları yaz gelir ama içlerindeki mevsim karlıdır. Bu sefer de onun değişmesini beklerler. Bu insanlar öylesine alışmışlardır ki beklemeye, aksi mümkün değil zannederler. Bekledikleri şeyin hiç gerçekleşmiyor olması bile bir yerden sonra üzemez onları. Çünkü söylemiştim, alışmışlar. Bir şeye alışmak çok tehlikeli, alışmaya değer hiçbir şey yok ortada ancak içinde bulunulan koşula devamlı alışmaya mecbur bırakılıyorlar uyum sağlamak adına. Bu defa durum değişse bile umurlarında olmuyor. Yazın gelmiş olması gülümsetmiyor onları çünkü onlar içlerindeki soğuğu hiçbir zaman ısıtamıyorlar. Halbuki canları yanıyor ama ona tezat gibi kalpleri buz kesmiş.
       Niye bu kadar üşüyorlar? Yalnızlıktan mı? Belki de sadece korkularından... Buzların çözülmesi için, içlerindeki güneşin yeniden doğması gerek. Aslında o güneşe hep sahipler ama onu öyle derine hapsetmişler ki varlığını dahi unutur olmuşlar. Önce tutsak olan güneşi, sonra da kendilerini serbest bırakma vakitleri gelecek onların da... Demirleri kırıp zincirleri atınca kavuşacaklar özledikleri ne varsa ona ve ondan sonra da öğrenecekler:
       Bırak yaz gününü, sıcaklığı eksili derecelerde olsa bile hayat; üşümelerini durduracak, kaybettikleri umudu ve heyecanı alevlendirecek kadar güçlü bir güneş hep var içlerinde, tüm buzlara inat, doğmaya hazır bekleyen...
Kayra Kıylıoğlu

Yorumlar

Yorum Gönder